En Büyük Hatamız: Yetenek Kimliği Yerine Yetenek Seçimi

Pek çok antrenör ve scout  yeteneği bulma yeteneklerinin iyi olduğunu iddia ederler ve  tüm genç yaş takımlarının aldığı sonuçları ve şampiyonluklarını kanıt olarak gösterirler. Buna rağmen  onlar yetenek tanımlayıcıları değiller. Onlar yetenek seçicileridir. Bu Farklılık ülkemizin gelecekteki yetenek havuzuna daha fazla zarar veremezdi.

Yetenek seçimi ile oyuncuların yok olmasına neden olan  sonuç odaklı futbol kültürü yaratmak ve bu kültürle  kısa vadede futbol liglerinde başarılı olmak için yeteneği yok etmek. İşte yetenek seçimi yapanlar sadece çalıştırdıkları takımın şampiyon olmasını  ve kendi antrenörlük kariyerlerinin reklamını düşünenlerdir. . Yetenek tespiti ise oyuncunun mevcut fiziksel, teknik, taktik ve psikolojik niteliklerin değerlendirilmesine dayanarak, tespit edilen oyuncunun gelecekteki performansın tahminidir. Yetenek seçimi oldukça basittir; yetenek tanımlama bir sanattır. Biri bugün mükemmel sonuçlar veriyor; Diğeri ise seçkin sporcular ve gelecek için kazanan takımlar oluşturur.

Her ne pahasına olursa olsun kazanma çabamız ve sonuçlara odaklı oyunu benimsememiz ve  futbol kültürümüz, yetenek seçimini desteklemeye itiyor. Bir antrenör, ebeveyn veya bir kulüp tarafından kazanması için bir oyuncuya yada takıma baskı yapıldığında veya kendi egosu kazanmak için, takımı kazanma ihtiyacı duyduğunda, bu antrenör bir yetenek seçicisi olur. Yetenek seçimine odaklandığınızda, şimdi kazanmanıza yardımcı olacak sporcuları seçip kazanamayacak olanları keseriz, kenarda bekletiriz. Kısa süreli başarıya ulaşmak için mevcut fiziksel, teknik yetenek ve özelliklere bakarız. Doğal olarak en büyük, en güçlü ve en hızlı genç sporcuları seçeriz  ve ağır antrenmanlarla onları  çalıştırırız.  Fiziksel olarak etki yapmayan çocuklar için oyun süresini kısıtlar ve daha fazla oynamak istiyorlarsa daha çok çalışmaları, sertleşmeleri vb. Onlara bağırırız, çünkü topa yeterince hızlı ulaşamıyorlar veya oyuna etki edemeyecek  kadar iyi vuruş yapamıyorlar.

Son istatistiklere göre, genç sporcuların % 70’i 13 yaşına kadar organize sporu bıraktılar!

Futbol  antrenörleri  ve yetenek tanımlayıcıları kendi yaş gruplarında seçkin sporcu olmayan genç oyuncuları keşfederler ve bu oyuncular sonunda  elit sporcu olmak için fiziksel ve psikolojik özelliklere ulaşmaktadır. Belki de henüz büyümemişler veya üst düzey çalışmalara maruz kalmışlar. Belki de henüz yetenekli değiller, fakat bu oyuncular yüksek düzeyde bir antrenörlüğe, eğitim duyarlılığı ve öğrenme motivasyonu gösterirler. Yeteneğin belirlenmesi, bir sporcunun tüm fiziksel, fizyolojik, psikolojik ve teknik bileşenlerini, aynı zamanda hangi çocuğun seçkin olmak için tüm bu gerekliliklere sahip olduğunu ve hangi çocuğun yapamayacağını gösteren bir “içgüdü” ölçüsünü tartma becerisini gerektirir.

Yetenek belirleme aynı zamanda oyuncu seçimi ve gelişimi için uzun vadeli bir yaklaşım izler ve seçkin olanları hariç hepsini kesmek yerine tüm oyuncuları eğitmeye odaklanır. Çocuğun bunu yapıp yapmayacağını birçok faktörün etkilediğini kabul eder, ancak nadiren bu  çocukluk dönemi yetersizlikleri  çocukların  seçkin sporcu olmasını engelleyen ana faktördür.

1994’ten 2002’ye kadar genç tenisçilerle ilgili büyüleyici bir çalışmada Piotr Unierzyski, 50 farklı ülkede 12-13 yaş arasındaki 1000 oyuncuyu, gelecekteki yıldızları Roger Federer, Kim Clisters ve diğerlerini içeren bir havuzda değerlendirdi. Çalışması , tüm bu oyuncuların, sonunda En İyi 100 Profesyonel Sıralamaya girenleri buldu:

Gruplarının yaş ortalaması farkı 3-4 ay arasında

-Yaş gruplarından daha ince ve daha az güçlü

-Genellikle ortalamadan daha hızlı ve daha çevik

-En iyi oyuncuların yaptığı ortalama maç sayısından daha az oynamışlar

-Haftada ortalama çalışma saatleri, yaş grubundaki seçkin oyunculardan 2-4 saat daha düşüktü

-Ebeveynleri destek vericiydi ve aşırı katılımcıydı

Yaşı için daha genç, daha zayıf ve akranlarına göre daha az pratik yapan ve oynayan günümüzde çok göze çarpmayan oyunculardan, sürecin uzunluğundan bahsediyorum Şimdi, bunun oldukça basit bir işlem olduğunu biliyorum, süreç çok uzun işte buradaki amacı anladınız mı? SABIR..

Ülkemizde genellikle gençlik sporlarında sıklıkla yetenek seçimine odaklanırız ve yetenek tanımlamaya odaklanmayız. Şimdi hemen kazanmaya, çabuk sonuç almaya, MİLLİ TAKIM’ a girmeye veya ülke içi sıralama elde etmeye kendimizi adadık. Evet, bazı kulüplerde B ve C takımları var ve çok sayıda oyuncu geliştiriyorlar bu çok güzel . Bunların dışında çoğu kulüpte de B ve C ekipleri var ve genel olarak şimdi kazanmaya odaklandığımız için oyuncuları daha az deneyimli antrenörler, daha az kararlı takım arkadaşlarıyla birlikte sık sık bu takımlara gönderiyoruz. ve sonra onları gelecek için geliştirdiğimizi söylüyoruz, ancak çoğu zaman bu gruplarda para aldığımız için onları kullanıyoruz. Şimdi kazanmamıza yardım edecek mevcut yeteneği seçiyoruz, çünkü yapmazsak, başka şehirdeki bir kulüp onları yakalayıp kazanacak ve en iyi oyuncularımız ayrılacak. Bu yeteneğin belirlenmesi ve büyük olasılıkla çocukları geliştirmekle ilgili değildir , ergenlikten sonra elit rakipler için. Halihazırda elit olanları seçiyoruz, ancak genellikle uzun vadeli elit performans için gerekli özelliklere sahip değiliz.

Bu sebeple liseden önce kazanmaya verilen önem gençlik sporlarımızı tahrip ediyor. Bu yüzden , nüfusumuzun 1/ 100’üne sahip uluslar , birçok sporda dünya sahnesinde bizimle rekabet edebilecekler. Bu ülkeler  mevcut sonuçlara kısa sürede alınacak başarılı sonuçlara göre seçim yapmak yerine, gelecekteki yetenekleri belirler ve geliştirirler gençlik sporlarında kapsayıcı bir çalışma içindedir. Ülkemizde Şimdideki ( kısa vadede ki başarı getiren)  yeteneklerimiz  ve genç nüfusumuzun fazlalığı bazı yaş kategorilerinde uluslararası alanda başarıya ulaşmamızı sağlıyor, ancak diğer uluslar yavaş ama kesin olarak her spor dalındaki boşluğu kapatıyorlar çünkü açıkçası yetenekleri bizden daha iyi tanımlayıp geliştiriyorlar.

Bunu nasıl düzeltebiliriz? İşte bu noktada dürüst olmak gerekiyor, gençlik sporları için birkaç güzel ,farklı onları geliştirecek düşünceye sahip olmalıyız ve bence bunların uygulaması o kadar zor olmamalı:

Genç yaşta oyuncuları başarı ve sonuç pahasına oyunun dışında tutmayı bırakın ve sadece seçkinler yerine çok sayıda oyuncu geliştirin. Mesela İsveç, örneği kişi başına diğer NHL (ulusal hokey ligi) oyuncularını diğer ülkelere göre daha fazla ürettiğini ve 17 yaşına kadar oyuncuları kesmediklerini okudum.

Tüm oyuncuları en küçük yaştan itibaren geliştirmeye odaklanmalıyız , daha az yetenekli olanların teknik olarak daha güçlü olanları yakalamalarına yardımcı olmaya özellikle dikkat etmeliyiz . Bu nedenle, büyüme hamlelerini tamamladıklarında, sadece 12 yaşında sakalları olan, 13 yaşında büyümeyi bırakan çocuklar yerine, seçebileceğimiz çok yetenekli bireylerden oluşan bir havuzumuz var diyebilmeliyiz.

Öncesinde düşünmemiz gereken, özellikle de orta ve lise öncesi devlet ve ulusal şampiyonluklar gibi  organizasyonları. Burada  yarıştırdığımız gençlerin ve çocukların gelişimine olumsuz katkıları nedeniyle bir daha düşünülmeliyiz.

Yetenekleri seçmek ve tanımlamak arasındaki farkı anlamak için antrenörlerimizi daha iyi eğitmeliyiz ve ardından hemen kazanmayı denemekten ziyade onlara geliştirmeyi öğretmeyi de teşvik etmeliyiz.

Bu sadece bir başlangıç, ancak gençlik spor sistemimizde ciddi değişiklikler yapmaya başlamadığımız sürece boşluğu kapatmaya devam eden küçük ulusları göreceğiz ve nihayetinde birçok sporda genç nüfusu çok olan ülkelerin bizi geçtiğini göreceğiz. Kültürümüzden dolayı henüz futbolda tam elit değiliz. Bu yüzden bir çok sporda da geride kalıyoruz. Basketbolda bu sayı önemli ölçüde azaltıldı. Ama rakiplerimiz, bizim sahip olduğumuz  büyük bir popülasyona ve iletişimsiz, şansa dayanan bir oyuncu geliştirme sistemine güvenmiyor ve  akıl ve bilim yoluyla çalışıyorlar ve çok sabırlılar sonuca değil sürece odaklanıyorlar üzerinde çalıştıkları varlığın insan olduğunun bilincindeler.

Tüm bu değişiklikleri yapmanın en iyi yanı nedir? Kulüplerimiz , daha sağlıklı , çok yönlü çocuklardan  ve daha çok sayıda yetenekli sporcu arasından seçim yapacak. Hem maddi olarak hem de çocuklarının geleceği konusunda daha az stresli ailelere sahip olacağız, çünkü çocuklar  çocukluklarını yaşayabilecekler.  (Gelişmiş toplumlar çocukların 14 yaşına kadar duygusal gelişimlerinin önemini iyi biliyorlar, sağlıklı bir duygusal gelişim, fiziksel ve zihinsel gelişimi yönetebilmek için çok önemlidir)  ve 10 yaşındaki çocuklarının bir oyun oynamak için farklı bölgelere gitmesi , yıldız olup, popüler olma düşüncesi ile baskı hissetmeyecekler, gelişimleri daha sağlıklı ve uzun vadeye yayılmış olacak. Aslında antrenörlerin  koçluk yapmalarına ve hem daha iyi insanları hem de daha iyi sporcuları geliştirmelerine izin vereceğiz.

Şimdi kulüplerimiz için: Daha  fazla  yetenekli oyuncu mu? Transferde  daha düşük maliyetler mi ? takımlarının genç kategorilerine; daha az zaman ayırmak ve daha az  yatırım mı ? Yoksa  daha fazla mı yatırım  yapmak mı? Yoksa Kulüplerinin sağlıksız ekonomik yapıda  borç ve faiz batağında bir bir kaybolmalarını mı?  Ya da daha sağlıklı bir ekonomi ve yapı ile ülke içi yada ulusal seviyede ki mücadeleleri domine etmeleri mi? Milli takımlarımıza ,kulüp takımlarımıza  seçkin  sporcu yetiştirme felsefesi olarak, sürece odaklanmak ve gelişim mi ?yoksa sonuca ve başarıya mı odaklanmak?  Yetenek seçimi mi? Yetenek tespiti mi?

Bunlar yapmaya değer değişiklikler.

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın